
Ben tutunamayan stajyeriniz. Bu da bitmek bilmeyen maceralarım.
Pardon pardon. stajyeriniz derken? Sizin stajyeriniz. Bi dakika ya siz, kimsiniz? Hoopp, aloo kime diyorum??
Her neyse bu aidiyet bahsini geçelim. Çok önemli değil sonuç olarak bizler hiçbir şeye ait değiliz. Sahip de değiliz. Çünkü ait olmayan sahip olamaz. Hiyerarşideki rütbeler gibi aslında. Personel olmazsa personel müdürü de olamaz.
Gelelim yeni macerama. Yine bir iş adamları toplantısı ve yine tevazu örneği. Gün geçmiyor ki yeni bir şeyle daha karşılaşmayalım. Eee ne yapalım artık. Kaderimiz ise yaşayacağız. Zira müdahale imkanımız çok kısıtlı...
Çocuklarımıza öğrettiğimiz, öğretmeye çalıştığımız şeylerden biridir: Bil ama yapma örneği.
Haydi şimdi bunun iş dünyasındaki haline bakalım.
Sorsan hepsinin iş dünyasına girişteki mottosu aynıdır. Allah açlıkla terbiye etmesin eve helal lokma getirmeyi nasip etsin. Gel gör ki hepsi insanoğlu...
Artık para, makam, mevki hırsı mıdır yoksa fazla para göz çıkarmaz mıdır bilemem. Zira para ne kadar çoğalırsa o kadar paylaşmak zorlaşıyor. Sonuçta komünizm küçük meblalarda olur.
Birbirlerinin yüzlerine karşı o kadar mert o kadar dürüst ve açık sözlüler ki inanamazsınız! Buna şahitlik ederken bir heyecanlandım bir aşka geldim anlatamam. Vay be insanlık ölmemiş dedim.
Şimdi olay şöyle başlıyor. Öncelikle iş adamı olmalı ve güzel parasal koşullara sahip olmalısınız. Ardından böyle camiaya, ortamlara girmelisiniz. Sonrada normalde yüzüne güldüğünüz, yediğinizin içtiğinizin ayrı gitmediği kişiler hakkında bir takım yorumlarda bulunmalısınız.
Ama.... Gel gelelim öyle her yorum olmaz. Tasavvufu hatırlatacak yorumlar olması lazım. Yani ölmeden önce ölün sözünü ona hatırlatacak hatta toprak atma, mezar kapama heves, heyecan ve yarışına girmelisiniz. Aksi takdirde olmaz.
Mesela, efendim o şöyle kaypak bir adamdır böyle onursuzdur falan gibisinden. Ki hakkınızda desinler ki: Vay anasını ne Müslüman adammış! Ne güzel imammış! Ne güzel cenaze namazı kıldırdı öyle...
Bunlara ek olarak bir de sosyal bir insan olmalı ve yeni bir akım başlatmalısınız. Düşüne bir tekme de sen vur. Ayıp olmasın bir toprak da sen at üzülüyor sansınlar falan gibisinden...
Bunları yaptıktan sonra da o kişi hakkını müdafaa için kürsüye çıkıp konuşurken de haklısın kardeşim biz de çok çekiyoruz bunlardan diye tezahürat yapmalısınız.
Velhasıl kelam... Onlar bunları yapıyor ki, camiadaki diğerleri görsün, örnek alsın yapmasın diye.
O kadar da babacan insanlar. Bakın bu iş böyle yapılır bilin, görün ama siz yapmayın diye. Kendilerini feda ediyorlar adeta. Her neyse umarım onların söz ve hallerine tercüman olmuş ve mesajı size iletebilmişimdir.
Kendi mesajıma gelirsek de... Bilinen bir atasözüdür:
Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla. !
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSil